İznik Mavi Çini Osmanlı’da Vazo ve Sepet Kültürü: İznik Çinilerinde Çiçek Motifleri - İznik Mavi Çini
Ülkenizi Seçiniz (Select Your Country)
Dil Seçiniz (Select Language)
BLOG
Osmanlı’da Vazo ve Sepet Kültürü: İznik Çinilerinde Çiçek Motifleri

Osmanlı’da Vazo ve Sepet Kültürü: İznik Çinilerinde Çiçek Motifleri

3 Temmuz 2025

Osmanlı toplumunda çiçekler, yalnızca bahçelerin değil, yaşamın her anının bir parçasıydı. Saraylardan mütevazı evlere kadar her köşede, estetik duyguyla düzenlenmiş küçük cennet köşeleri görmek mümkündü. Bu yazıda, çiçeklerin Osmanlı yaşamındaki yerini, özellikle sepet ve vazo içindeki temsil biçimlerini ve bu anlayışın izlerini taşıyan İznik çinilerini ele alacağız.

Osmanlı’da Çiçeğe Verilen Değer

Çiçek yetiştiriciliği, Osmanlı halkının her kesiminde rağbet gören bir uğraştı. İmparatorluğu ziyaret eden seyyahlar ve elçiler, bu çiçek sevgisini özellikle not düşmüştür. Lale soğanını Avrupa’ya götürdüğü kabul edilen elçi Busbecq, bir mektubunda Edirne’den İstanbul’a giderken yol boyu gördüğü çiçek tarlalarını hayranlıkla anlatır. Evliya Çelebi de Edirne’deki Eski Cami ve Üç Şerefeli Cami'de namaz kılanların arasında yerleştirilen vazolardaki gül, lale, sümbül, nergis ve zambakların cami içini nasıl kokularla doldurduğunu aktarır.

Vazo ve Sepet İçinde Çiçek Sunumu

Bu zarif anlayış, yalnızca camilerde değil, saray ve konaklarda da kendini gösterir. Minyatür ve gravürlerde, duvarlardaki küçük nişlerde, sofralarda ve havuz kenarlarında vazo içindeki çiçek düzenlemeleri göze çarpar. 16. yüzyılda yaşamış Gelibolulu Mustafa Âli, görgü kurallarına dair eserinde, “bâde meclisinde vazolarda çiçekler bulunması, sofralar meyvelerle donatılması” gerektiğini vurgular. Bahar ve yaz mevsimi sona erdiğinde ise, kalem işi süslemelerdeki çiçek motifleri, doğanın eksikliğini telafi eder. Süpürgelik çinilerinde de her karoda bir vazonun tekrar edilmesi, bu anlayışın en estetik örneklerinden biridir.

İznik Çinilerinde Çiçek Düzenlemeleri

Topkapı Sarayı ve Edirne Sarayı Panoları

16. yüzyıl ortasından 17. yüzyılın sonuna kadar İznik çinisi üretiminde vazo içinde çiçek motifi oldukça popülerdi. Topkapı Sarayı’nın harem dairelerinde ve Yeni Cami’nin hünkâr mahfilinde yer alan büyük vazolu panolar buna örnektir. Edirne Sarayı’na ait olduğu düşünülen, günümüzde dünya müzelerine dağılmış çinilerde de gösterişli çanaklar içinden yükselen laleler, güller, karanfiller, zambak, zerrin ve süsenler mekânları âdeta birer cennet bahçesine dönüştürür.

Sanat Eserlerinde Çiçek Motiflerinin Yansımaları

Arife Tahtı

Çiçek sevgisi yalnızca doğadan eve taşınmakla kalmamış; sofralarda kullanılan porselen tabaklardan madeni kaplara kadar birçok eşya çiçeklerle süslenmiştir. Özellikle vazo içinden iki yana dağılan simetrik çiçek kompozisyonları, estetik oranı nedeniyle tercih edilmiştir. 17. ve 18. yüzyıllarda sedef ve bağa işçiliğinde bu tarz süslemeler oldukça yaygındır.

Sultan I. Ahmed’in camisinin de mimarı olan Sedefkâr Mehmed Ağa tarafından tasarlandığı kabul edilen Arife Tahtı, bu çiçek şemasının görkemli bir örneğidir. Tahtın yüzeyine mıhlanmış firuze, yakut, zümrüt ve zebercet taşlar arasında laleler, karanfiller ve güller geniş çanaklardan çıkarak tüm yüzeyi süsler.

Kat’ı Sanatında Doğal Çiçekler

Klasik dönem minyatürlerinde her vazoda genellikle tek cins çiçek yer alırken, natürmort etkili çiçek resimlerinde karışık buketler görülür. Özellikle Osmanlı’nın çiçek sevgisini yansıtan Kat’ı sanatı örnekleri bu anlamda dikkat çekicidir. Renkli kâğıtların üst üste yapıştırılmasıyla elde edilen çiçek figürlerinin yer aldığı albümlerde, gösterişli vazolar içinde natüralist çiçekler sunulur.

Yemiş Odası Süslemeleri

18. yüzyılda vazo biçimlerinde ve çiçek yerleşiminde belirgin değişiklikler görülür. Sultan III. Ahmed’in Topkapı Sarayı’ndaki kütüphanesinin küçük eyvan tonozundaki boyalı kabartma alçı süslemeler ve Yemiş Odası'ndaki ahşap zemin üzerine boyanmış çiçek kompozisyonları bu dönemin zarif örneklerindendir.

Osmanlı Rokokosu ve Motifin Evrimi

Laledanlar, Çesmibülbüller ve Avrupa Etkisi

Yüzyıllar boyunca sanatçılar, çiçekleri yalnızca motif olarak değil, aynı zamanda biçimsel olarak da çeşitlendirdiler. Bu çiçekler; ayaklı geniş çanaklar, küp biçimli kavanozlar, silindirik kupalar, geniş ağızlı vazolar, narh defterlerinde “billur bardak” ya da “çiçek şişesi” olarak geçen cam formlar içinde sunuldu. Özellikle laleler, zarifçe ince uzun laledanlarda yer aldı. Çesmibülbüller, Türk rokoko tarzında kulplu vazolar, sepetler ve çanaklar içinde yer alan çiçek düzenlemeleriyle hem evleri hem saray odalarını süsledi.

Avrupai tarz doğrudan taklit edilmemiş, özgün bir anlayış olarak Türk rokokosu geliştirilmiştir. Bu üslubun çini sanatı üzerindeki etkilerini detaylı incelediğimiz blog yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.

Bugüne Ulaşan Estetik Bir Miras

Osmanlı’dan günümüze uzanan bu zarif çiçek yerleştirme geleneği, yalnızca süsleme değil, bir estetik anlayışın da ifadesidir. Vazo ya da sepet içinde çiçeklerin taşınması, sunulması ve mekâna yerleştirilmesi; yaşam alanlarının ruhunu zenginleştiren bir gelenektir. Bugün bu izleri, İznik çinilerinde, tarihi camilerde, minyatürlerde ve el sanatlarında hâlâ görmek mümkündür.

Siz de bu estetik anlayışı yaşam alanlarınıza taşımak isterseniz, çiçek motifli İznik çinisi koleksiyonumuzu buradan inceleyebilirsiniz.

E-Bülten

Abone olun, sizi yeni ürünlerden ve duyurulardan haberdar edelim.

İLETİŞİM FORMU