
Osmanlı Çinilerinde Bezeme Teknikleri
Özellikle kırmızı hamurun yaygın olduğu Osmanlı seramiğinde, bazen astarlı olmak üzere, tek renk sırlı kaplar görülür. Bunlarda renk genellikle yeşil olmakla birlikte, bazen açık firuze veya sarı-kahverengi de kullanılır. Çinilerde de durumun böyle olduğu anlaşılmaktadır. İznik Yeşil Cami minaresinde bir tür Selçuklu geleneği olan sırlı tuğlalar başarılı biçimde kullanılmış, Orhan İmareti kazılarında ise bir kısmı yeşil, diğerleri firuze renkli altıgen çinilere rastlanmıştır.
Kırmızı hamurlu kalın çini levhaların tek renkle sırlanması yaygın bir uygulamadır. Bir cins çini niteliğindeki sırlı tuğlaların sırlanmasında da bu yola başvurulmuştur. Eski Mısır'da II. ve III. Ramses döneminin saraylarında, Mezopotamya'da Ur ve Susa'da, M.Ö. 12. yüzyılda Asur'da ve Babil'de sırlı tuğla levhalarla oluşturulan süslemeler, İran'da Ahameniş döneminde de kullanılmış ve Part dönemine kadar devam etmiştir. Sasani döneminde kaybolduğu anlaşılan bu tür sırlı duvar kaplamaları, ancak erken İslam sanatında Samarra'da ve Mısır ile Kuzey Afrika'da değişik tekniklerdeki duvar çinileriyle tekrar ortaya çıkabilmiştir. Büyük Selçuklu Çağı olarak adlandırılan dönemde başta İran'ın civarı olmak üzere mimari süslemede en çok kullanılan ve tuğla ile birlikte uygulanan bezeme, yine tek renk sırlı tuğla esasına dayanmaktadır.
Seramik bir yana, çinide Osmanlı döneminde daha çok erken devirde kullanılan renkli sır tekniği, Selçukludan gelen ve erken Osmanlıda da başarılı örnekleri görülen mozaik çini tekniğinin incelenerek tek levha üzerinde uygulanmasıyla yorumlanmıştır. Gerçekten de, alçı zeminde beyaz konturların geniş biçimde görüldüğü mozaik tekniğinin Bursa'daki bazı uygulamalarında, parçaların alçı zemini kaybedecek biçimde birbirine bitişik kullanılması denenmişti. İnce kıvrımlı yaprak motiflerinin kıvrımlarının belirtilmesi amacıyla, belirgin kontur çizgileriyle birbirine akmayan renkli sırların tek levha üzerinde uygulanması, çok hareketli ve renkli bir iç mekân yaratılmasına imkan sağlayabilmiştir. Bursa'da Yeşil Cami ve türbesi bu tekniğin uygulandığı en başarılı örnekler olarak belirtilebilir. Bazen çizikleme yoluyla birbirinden ayrılan bölümler, değişik renkte sırlarla kaplanan yüzeyler, kullanılan yönteme göre çukur veya kabarık konturlarla birbirinden ayrılır. İplik veya şekerli maddelerle uygulanan konturlar fırında yanarken, hem konturlar oluşması sağlanır, hem de renklerin birbirine karışması engellenir. İspanya'da iplikler kullanılarak uygulanan bu tekniğe, “cuerda secca” tekniği adı verilir.
Osmanlı duvar çinilerinde erken dönemden sonra kullanılan yaygın bezeme sır altı tekniği ile gerçekleştirilmiştir. İznik'in belirleyici farkı, altyapısında % 80-82 oranında kuvarslı frit ve %18-20 civarında bağlayıcı kille oluşturulan hamur olmuştur. İnce ve uyumlu astar ve bezemeyi kaplayan genleşme katsayısı mükemmel sır altı tekniğindeki canlı desenler, dönemin karakterini meydana getirir. Kütahya ve Tekfur Sarayı uygulamaları, merkezden ve İznik'ten uzak bölgelerdeki yerel üretimde çininin altyapısında doğal olarak farklılıklar olduğunu ortaya koymaktadır.
Hamurun doğal ortamından çıkarılıp hazırlanması, çömlekçilikle oldukça basit bir işlem olmasına karşılık, seramik ve çinide uzun bir uğraş gerektirir. Osmanlı seramik ve çinisinin belirleyici özelliği olan fritli hamurda kil sadece az miktarda bağlayıcı olup, ona sert ve sağlam bir altyapı hazırlayan serbest kuvars ve silika ağırlıklı karışımla üzerini örten sırın genleşme uyumu, çininin kalitesini pekiştirir (‘Anadolu Toprağının Hazinesi Çini’, Belgin Demirsar Arlı ve Ara Altun, s.15-16).