İznik Mavi Çini Erken Osmanlı Dönemi Çinileri - İznik Mavi Çini
Ülkenizi Seçiniz (Select Your Country)
Dil Seçiniz (Select Language)
BLOG
Erken Osmanlı Dönemi Çinileri

Erken Osmanlı Dönemi Çinileri

3 Ocak 2023

Anadolu Selçuklu döneminde çini mozaik ağırlıklı sırlı bezeme saraylarda rastladığımız sır altı çini panolarla birlikte uygulanırken, 12. yüzyıl Anadolu Türkmen Beyliklerinde az miktarda çini mozaik bezemeye rastlanır.

İznik’te Orhan İmareti, Osmanlı mimarisinde belki de çini süslemenin kullanıldığı ilk yapı olarak karşımıza çıkar. İmaretin duvarlarının alt kısmı yeşil ve firuze renkli altıgen levhalarla kaplanmıştır. Yine İznik’te 1378 tarihinde inşa edilmiş olan Yeşil Cami’nin minaresi, renk skalası daha da zenginleşmiş mozaik çini ve sırlı tuğla tekniğiyle Selçuklu geleneğini geliştirerek devam ettiren bir örnek olarak karşımıza çıkar. Mozaik çini geleneği, Nilüfer Hatun İmareti, Bursa II. Murad Külliyesi’nin cami cephesi, Yeşil Külliye’de cami ve türbenin çeşitli bölümlerinde bazen tuğla, yer yer de taşlar arasında ve zemindeki beyaz alçı yüzeyler kaybolacak şekilde uygulanmaya devam etmiştir. Bu tekniğin Fatih Sultan Mehmet döneminde İstanbul’daki son uygulamaları Çinili Köşk’ün dış eyvanı ile Mahmut Paşa Türbesi’nde karşımıza çıkar.

Erken Osmanlı mimari süslemesinde en dikkat çekici gelişme, Bursa’da Yeşil Türbe ve Cami’de en olgun örnekleri görülen renkli sır tekniğindeki bezemede izlenebilir. Tebrizli ustaların da çalıştığı bilinen bu yapılar topluluğunda süsleme programının sorumlusu Nakkaş Ali adıyla anılan Bursalı Ali bin İlyas Ali’dir. Timur tarafından Semerkand’a götürülmüş olan bu sanatçı, sonra geri dönmüş olmalıdır. Yeşil Külliye’de 1421-1424 yıllarında duvarlar, mihraplar, mahfil ve eyvan tavanlarında ve lahitte çeşitlilik gösteren çini bezeme programı, bitkisel kıvrımlarla kabarık ve dairesel yüzeylerde başarıyla uygulanmıştır. Renkleri kontürlerle birbirinden ayıran renkli sır tekniğindeki çinilerde ilk kez fırınlamadan sonra uygulanan mat kırmızı ise, bir tür sertleşmiş macun olarak dikkati çeker. Kristalleşmiş cıva sülfürü olduğu anlaşılan bu renk, sonradan İznik çini ve seramiklerindeki sır altı kabarık kırmızı renge öncü olmuştur.

Düz çini levhalarda sır üstüne altın yaldız uygulamasının yanı sıra çeşitli tekniklerin de kullanıldığı Yeşil Külliye, Osmanlı dönemi Türk çini sanatının bir laboratuvarı niteliğindedir. Yeşil Türbe’deki çinilerin sadece olağanüstü bezeme kalitesi değil, alt yapıyı oluşturan hamurun birleşimi de dikkat çekicidir. Çeşitli yüzeylerde iyi sonuç alınabilmesi için özel bir karışım kullanılmış, serbest kuvars ve yüksek silis oranıyla elde edilen kırmızı hamurla yapılmış çiniler, ihtiyaca göre belli bir bilgi ve deneyimle üretilmiştir. Olasılıkla, süsleme programına göre yerinde tasarlanıp, mahalli fırınlarda pişirilmiş olmalıdırlar. İznik kazılarında renkli sır denemesine işaret eden çok küçük çini parçalarını bu düşünceyi çürütecek boyutta değerlendirmek, şimdilik mümkün gözükmemektedir.

Renkli sır tekniğindeki üretim Edirne Muradiye Cami’sinin mihrabı, İstanbul’da 1522 tarihli Yavuz Sultan Selim Türbe ve Camisi, günümüzde Çinili Köşk’te sergilenmekte olan 1432 tarihli Karaman İbrahim Bey İmareti’nin mihrabı gibi çeşitli örneklerden sonra, 16. yüzyıl içinde belki de son muhteşem örneklerini 1548 tarihli İstanbul Şehzade Mehmed Türbesi’nde ortaya koymuş ve yerini sır altı tekniğine bırakmıştır.

Erken Osmanlı döneminin sır altı tekniğindeki çinilerinin ilk örneklerine Bursa Muradiye türbelerinde rastlanır. Bu örneklerde mavi-beyaz bezeme dikkat çeker. 15. yüzyılın belki de en ilginç mavi-beyaz bezeli sır altı duvar çinileri Edirne Muradiye Cami’sinde görülür. Duvarların alt kısmını kaplayan altıgen biçimli, otuz yedi değişik örneği saptanmış olan bu çiniler, üçgen düz levhalarla birbirine bağlanmıştır.

İznik’in 15. yüzyılın ilk yarısından itibaren seramiğin yanı sıra duvar çinisi üretiminde de ön plana çıkmaya başladığı anlaşılmaktadır. Seramikte kırmızı hamurlu çizikleme ve astar boyama (slip) tekniklerindeki Selçuklu bağlantısı, beyaz astarlı ve serbest mavi dekorlu erken dönem Osmanlı seramiğine dönüşmeye başlamış, 15. yüzyılın ikinci yarısından itibaren hamur ve dekorlardaki değişim, 16. yüzyılın ilk yarısından itibaren natüralist üslupta gelişim göstermiştir. Bu dönemde İznik belirleyici rol oynarken, son araştırmalar Kütahya’nın da farklı bir hamurla benzer bir üslup gelişimi gösterdiğini kanıtlamıştır (‘Anadolu Toprağının Hazinesi Çini’ Belgin Demirsar Arlı-Ara Altun, s.19-21).

 

 

E-Bülten

Abone olun, sizi yeni ürünlerden ve duyurulardan haberdar edelim.

İLETİŞİM FORMU