İznik Mavi Çini Çinicilik Hamisi Süleyman - İznik Mavi Çini
Ülkenizi Seçiniz (Select Your Country)
Dil Seçiniz (Select Language)
BLOG
Çinicilik Hamisi Süleyman

Çinicilik Hamisi Süleyman

3 Ekim 2022

Kanuni Sultan Süleyman'ın evrende bilinen yeri, 1538'de Bender kalesinin kapısındaki bir kitabede belirtilmektedir. Burada Allah'ın kulu ve bu evrenin sultanı Kanuni'nin İslam toplumunun başı sıfatıyla adına Mekke ve Medine'de hutbe okunduğu, bununla birlikte Bağdat'ta Şah, Bizans ülkesinde imparator, Mısır'da ise donanmalarını Avrupa,Mağrib ve Hindistan sularına gönderen bir sultan olarak hüküm sürdüğü yazılıdır.

Sultanın bu kitabede geçen dini ve laik ikili rolü, maddesel biçimini dini mimaride almış ve 1530'ların ortalarından 1550'lerin sonuna kadar süren saltanatının orta devri, Sultan Süleyman'ın reâyasının gönenci için benzeri görülmemiş ölçüde dini anıtlar ve vakıf kuruluşlarının yapımı ve onarımı üzerindeki etkinliklerine tanık olmuştu. Kutsal yerlerin koruyucusu rolünde ise, Haç'la ve Haç yolundaki en önemli menzillerden biri olan Şam'daki eserlerle ilgilendi. Bağdat'ta Ebu Hanife'nin mezarını onartıp çiniletti. Kutsal kent Kudüs'e özel özen gösterdi ve yeniden yaptırdığı kent surlarının içindeki nüfus, onun saltanatı sırasında üç kat arttı.

Öte yandan İstanbul ve Anadolu'da yaptırdığı eserler çoğu kez kendi aile fertlerinin anısına tasarlanmıştı. Babası Sultan Selim adına cami, annesi anısına da Manisa’daki camiye bir çifte hamam ekletmiştir. Bunlardan sonra yaptırdığı ikinci büyük dini yapı, oğlu Şehzâde Mehmed'in anısına yapılmasını emrettiği cami ve türbedir. Sultan Selim Türbesi’yle Şehzâde Mehmed Türbesi arasında hem plan hem de bezeme yönünden görülen çarpıcı benzerlik, yirmi yıldan fazla araya karşın mimari devamlılığın sağlandığını göstermektedir.

Şehzâde Mehmed, Kanuni Sultan Süleyman'ın Haseki Hürrem Sultan'dan olan en büyük oğluydu ve saltanatının ikinci yarısında saray himayesindeki dini mimari için emirlerin çoğu Hürrem Sultan, kızı Mihrimah Sultan ve Mihrimah'ın 1539'da evlendiği vezir Rüstem Paşa'dan gelmişti. Hepsinin 1540'lar ve 1550'ler süresince, Mihrimah Sultan'ın ise 1560'ların ortalarına kadar büyük ölçüde yapım etkinlikleri oldu. Bu grubun etkinliği Hürrem Sultan'la başlamıştı. Hürrem Sultan 1538-39'da İstanbul'da bir cami yaptırmış ve bir yıl sonra camiye bir medrese ve bir mektep ekleterek külliye durumuna getirmişti.

1298'de baş mimar Acem Ali ölmüştür. Yerini, gelecek yarım yüzyıl Osmanlı mimarisine egemen olacak Mimar Sinan almıştı. Haseki Hürrem Sultan Cami, Sinan'ın ilk büyük kubbeli yapısıdır. Bunu Mihrimah Sultan Cami ve kardeşi Şehzade Mehmed anısına Kanuni'nin istediği cami yapımı izler.

Böylece 1530'ların sonu ve 1540'lar üç önemli gelişmeye tanık olmuştur. Bunlardan biri, Kanuni’nin yeniden canlandırdığı dini mimari hamiliğine olan bağlılıktı. Hürrem Sultan çevresindekilerin giderek artan bir biçimde anıtsal yapı tasarılarına karışması da aynı doğrultudaydı. Son olarak Sinan 1550’lerde İstanbul’daki Süleymaniye’nin yapımı için kendini etkili bir biçimde hazırlayarak bu devirde mimari ve yönetim yeteneklerini keskinleştirmişti. Osmanlı seramik sanayi bu gelişmelerden hemen etkilenmedi. Sinan ilk adımda kendinden önceki Acem Ali’nin tercih ettiği çini geleneği olan renkli sır tekniğini sürdürdü. Ancak 1550’lerde yalnız çini estetiğinde değil, bütün seramik sanayinin yapısı içinde de değişiklikler görülmüştü. Bunlar frit seramiğinin benimsenmesinden beri olan en önemli değişikliklerdir.

1550'lerde çini sanayinde olan değişiklikler için koşulları ve sermayeyi Kanuni Sultan Süleyman hazırladıysa da, kararları kimin uyguladığı hala aydınlanmamıştır. Yapı ve bezemenin farklı yönlerini estetik bir bütün içinde bir araya getirmeyi yükümlendiği için değişimin onur payı Sinan'a verilebilir. 1640’ta İznik çinicileri de seramik ustaları gibi saray mimarbaşısının emri altında olduğuna göre, seramik sanayinin yönetimini de doğrudan doğruya kendisi yapmış olabilir. Ancak bu yönetim düzeninin ilk kez ne zaman kurulduğu bilinmiyor, fakat Sinan'ın Saray mimarbaşısı olduğu 1550 ile 1585 yılları arasında, İznik çinisi imalatının en parlak devrini yaşamıştır.

Kırmızının çini renk paletine girmesi, İznik seramiklerine egemen olacak yeni estetik görüş yönünden hem bir teknik zafer hem de kesin bir faktör olmuştu. Kırmızı seramikte kontrol edilmesi en güç sır altı renklerinden biridir. Diğer renkler gibi ince bir eriyik olarak kullanılamaz. Bu yüzden kalın ve kabarık duran bir astar olarak uygulanmıştır. Buna benzer bir astar Eyyubiler Devrinde Suriye'de Rakka seramiğinde kullanılmış, ender olarak da Memlük sır altı çini ve seramiklerinde devam etmiştir. Sır altı kabarık kırmızı son defa Seyfeddin Bayezid el-Zahiri'ye bağlanan ve 15. yüzyılın ikinci çeyreğine tarihlenen bir çinide görülür (‘İznik’, Nurhan Atasoy ve Julian Raby, s.218-221).

 

E-Bülten

Abone olun, sizi yeni ürünlerden ve duyurulardan haberdar edelim.

İLETİŞİM FORMU